34,3122$% 0.21
37,2200€% -0.48
3.017,79%-0,07
5.060,00%-0,18
20.179,00%-0,18
8.885,00%0,24
2350689฿%-1.33115
Benjamin Graham’ın “Değer Yatırımı Teorisi” ve onu takip eden “Modern Portföy Teorisi”nin ardından yapılan değerlendirmelere göre yeni bir yatırım modeli dünyayı etkisi altına almaya başlıyor. Bu yatırım stratejisine dayanak olan varlık ise bizzat dünyanın geleceği… Sürdürülebilirlik kavramının çevresinde dolaşan paranın büyüklüğü 2021 sonu itibarıyla 2,7 trilyon dolara ulaşmış durumda. Aslında Time Dergisi’nin “En Etkili 100 Kişi” arasında gösterdiği Amy Domini tarafından 30 yıl önce temelleri bir sosyal sorumluluk fonu ile başlayan Çevre, Sürdürülebilirlik ve Yönetişim (ESG) fonlarına 2019’da 285 milyar dolar, 2020’de 542 milyar dolar, 2021’de ise 700 milyar dolara yakın bir para akışı gerçekleşti.
Fakat bu para akışının büyük ivme kazandığı bahsi geçen üç yılda, bir yatırımcı açısından gerçekten aynı anda ortaya çıkması çok zor bazı gelişmeler yaşandı. Önce derinleşen pandemi, bunun beraberinde getirdiği tedarik ve emtia krizleri, ardından da Ukrayna-Rusya savaşı… Avrupa ve Amerika coğrafyasının çok uzun zamandır karşılaşmadığı bir enflasyon kabusu tüm planları altüst etti.
Bu tablo da ESG fonlarının, genel ortalamaların çok altında kalan getirilere ulaşmasına neden oldu. Yani bir yandan hiçbir fon türünün çekemediği kadar para çekip diğer yandan hiçbir fon kadar kazandırmayan bir portföy modeli…
Fakat yatırımcılar, düşen getirilere rağmen ESG fonlarına para akıtmaya devam etti. Çünkü öncelikli motivasyon çok büyük getiriler kazanmak değil, dünyanın geleceğine “etik” bir yatırım yapmaktı. Bu yüzden ‘yeşil’ etiketine sahip fonlar, düşük getiri performanslarına rağmen büyük kaynaklar çekmeye devam edebildi.
Şu anda ESG fonları dünya çapındaki toplam fon varlıklarının yüzde 10’unu oluşturuyordu. Fakat yapılan bir araştırma bazı ESG yatırımcılarının kandırılmış olabileceğini gösteriyor. Yani daha düşük bir kazanç elde etmeye razı olmalarını sağlayan, ‘yeşil’ etiketi konusunda giderek artan soru işaretleri var. Bu, her ESG fonunun ‘yeşil’ olmayabileceğini gösteren bir endişe. Bu da yok yere kaybedilmiş milyarlarca dolar anlamına geliyor.
Columbia Üniversitesi ve London School of Economics’ten araştırmacılar, 147 ESG fonu portföyündeki ABD şirketlerinin ve ESG etiketine sahip olmayan 2 bin 428 ABD şirketinin ESG kayıtlarını karşılaştırdı. ESG etiketine sahip olan şirketlerin hem çevre faaliyetleri hem de çalışma kayıtları açısından daha kötü bir performansa sahip olduğunu ortaya koydu. Bunun yanından ESG etiketine sahip fonlara dahil olduktan sonra da bu şirketlerin sürdürülebilirlik konusundaki uyumlarını ilerletecek bir çabaya sahip olmadığını da gösterdi.
Yine Avrupa Kurumsal Yönetim Enstitüsü’nün hazırladığı bir raporda, BM Sorumlu Yatırım İlkeleri’ni imzalayan 684 ABD merkezli kurumsal yatırımcı ile bu ilkeleri imzalamamış 6 bin 481 kurumsal yatırımcının yatırım yaptığı şirketlerin ESG puanları karşılaştırıldı. İmzalayan fonların hisselerini elinde bulundurduğu şirketlerin imzadan sonra ESG puanlarında iyileşme görülmedi.
Hatta ‘yeşil’ etiketine sahip fonların yatırım yaptığı bazı şirketlerin bırakın sürdürülebilirliğe katkı sağlamasını fosil yakıt teknolojilerine büyük kaynaklar ayırdıkları, bunlardan bazılarının ise Amazon yağmur ormanlarının yok edilmesiyle bağlantılı tedarik zincirleri olduğu ortaya çıktı.
Morningstar’a göre sadece geçen yıl 1017 yeni ESG fonu piyasaya sürüldü, mevcut fonlardan ise 536’sı ESG fonu olarak yeniden etiketlendirildi. Peki bu fonlardan gerçekten kaçı sürdürülebilirlik politikasını tam benimsemiş şirketlere yatırım yapıyor?
Fon yöneticilerinin çoğu, bu türden tartışmalı hisse senetlerine maruz kalabileceğinin farkında değil. Örneğin yakın zamanda İngiltere Tüketiciler Derneği’nin bir yan kuruluşu olan Which tarafından yapılmış bir ankete katılan yatırımcıların yüzde 67’si, fosil yakıtlara veya ormansızlaştırmaya katkıda bulunan şirketlere yatırım yapmadığından oldukça emin. Halbuki ABD veya İngiltere’de faaliyet gösteren ESG fonlarının birçoğunun portföyünde Chevron benzeri şirketler yer alıyor.
Halbuki bu fonların niyeti hiç de bu değil. Çünkü aynı ankette verilen bir başka cevaba göre her 100 fon yöneticisinden sadece 2’si ESG stratejisinin tartışmalı şirketlere yatırım yapmaya izin verdiğini söylüyor. İşte anketten diğer bir sonuç daha: Yatırımcıların sadece yüzde 8’i yatırım yaptığı fonun elinde tuttuğu tüm hisse senetlerini görebileceği tek yer olan yıllık fon raporunu okumuş.
Bu yanılsama, düzenleyici kurumları da harekete geçirmiş durumda. İngiltere’de FCA, ABD’de ise SEC, şirketlerin ve fonların ESG etiketlemesinin daha doğru ve yatırımcılar açısından daha anlaşılabilir kılınması açısından bir dizi yasal düzenleme için düğmeye bastı. Örneğin SEC’in getirmeye çalıştığı yeni kurallara, şirketlerin yakın ve uzun vadede karşılaştıkları iklimle ilgili risklerin yanı sıra emisyonları hakkında standartlaştırılmış bilgileri rapor etmelerini gerektirecek. Daha iyi bilgi, yatırımcıların iklim değişikliğinden etkilenme olasılığı en yüksek olan şirketlerden kaçınmasına ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda en kararlı şirketleri desteklemesine yardımcı olacak. Fakat eninde sonunda bugüne kadar görmüş olduk ki standardize edilmiş bu türden raporlar, çoğu zaman ‘çevresini dolanma’ yoluyla kandırılabiliyor. Bu durumda iş yine yatırımcının kendisine kalıyor.
Peki dünyanın geleceğinden endişe eden ve buna karşı elindeki varlığı kullanmaya karar veren biriyseniz, sizin için doğru sürdürülebilir fonu nasıl seçersiniz? İddia ettiği şeyi gerçekten yapan bir ESG fonuna yatırım yaptığınızdan emin olmak için bazı önemli ipuçları:
Fon İzahnamesini Okuyun: Fon yöneticisinin ESG stratejisini ana hatlarıyla belirleyeceği yer burası. Hangi yatırım türlerinin kapsam dışı olduğu gibi ifadelerle yatırım tarzını açıkça belirtiyorlar mı ve bu sizin hedeflerinizi karşılıyor mu?
Sektör Kriterlerinde Kesin Bir Dil Arayın: Belirsiz ve genel bir anlatımla ESG özelliklerini dikkate aldıklarını söylemek yerine her sektör için kriterlerini belirtiyorlar mı?
Yatırımı Yöneten Ekibe Bakın: ESG fonları üzerinde güçlü bir çalışma geçmişine sahip bir şirkete yatırım yapmak daha rahat hissetmenizi sağlayabilir.
Şirketlerle Olan İlişkilerine Göz Atın: Bu, fon yöneticisinin iyi bir yönetim geçmişine sahip olup olmadığını belirlemenize yardımcı olacaktır.
Portföydeki Şirketleri Kontrol Edin: Yatırım yapmaktan rahatsızlık duyacağınızı bildiğiniz belirli endüstriler varsa, o zaman fonların kaputunun altına bakmanız ve varlıkları kendiniz kontrol etmeniz gerekir. Bunları, çevrimiçi olarak sunulan fonun yıllık raporunda veya beyanında bulabilirsiniz.
Bakan Nebati: Turizmde hedefleri aşarız