8 Hakim ve savcı sordu Kemal Kılıçdaroğlu yanıtladı!

Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, yargıçların ve savcıların yargı sistemi hakkındaki sorularını yanıtladı. Yargı sistemindeki kaosun altını çizen Kılıçdaroğlu, “HSK, bu kaosun yaşandığı en önemli kurumdur” dedi. 8 Hakim ve savcı sordu Kemal Kılıçdaroğlu yanıtladı!

Kemal Kılıçdaroğlu olacak mı?

Orbit – Türkiye tarihindeki en önemli seçimlere kadar birkaç gün kaldı. 13. Ulusal İttifakın adayı Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu olacak mı yoksa halk şu anki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile yola devam etmeye karar verecek mi? Bu neredeyse on milyonlarca insanın tek gündemi. Olası değişiklikler durumunda Türkiye’nin bazı ciddi dönüşümler beklediği biliniyor. Özellikle, yargı sistemi ilk elden terk edilmeye mahkum olan alanlardan biridir. AKP yönetiminin 20 yıllık döneminde yargı sisteminin ortaya çıktığı acınası durumun nasıl düzeltileceği merak uyandıran bir başka sorudur.

‘HSK, YIKIMA MARUZ KALAN EN ÖNEMLİ KURUMLARDAN BİRİDİR”

-HBC seçim sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Mevcut sistemde üyeleri Meclisi ve cumhurbaşkanını seçerler. Bu, siyasetin yargı sistemine doğrudan müdahalesi değil midir?

Mevcut sistem, yargı sisteminin bağımsızlığını ve tarafsızlığını yok etti. Hakimler ve Savcılar Konseyi de bu yıkımdan kurtulan en önemli kurumlardan biridir. Yönetim kurulu, cumhurbaşkanına verilen doğrudan ve dolaylı atama yetkileriyle velayet altına alındı, yargılamanın garantisi ortadan kalktı. Mümkün olan en kısa sürede kabul edeceğimiz Güçlendirilmiş parlamenter sistemle birlikte, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını tam olarak sağlayacağız. Bu bağlamda, Hakimler ve Savcılar Paneli yeniden yapılandırılacaktır. Yargı sisteminde farklı pozisyonlarda ve pozisyonlarda bulunan hakimin mesleği ve savcının mesleği ayrılacak ve Hakimler Konseyi ve Savcılar Konseyi şeklinde iki farklı konsey oluşturulacaktır. Bu nedenle, her profesyonel ekip için misyon gerekliliklerine uygun ayrı kurallar ve garantiler sağlanacaktır. Bu konseylere yapılan seçimler de ertelenecek. Çoğulculuk, hesap verebilirlik ve demokratik komünizmden arındırma, Hakimler ve Savcılar Konseyi de dahil olmak üzere en Yüksek Mahkeme kurullarının üyelerini seçerken öncelikli kriterler olacaktır. Bu bağlamda, üyelerin yarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üçte iki oyla nitelikli çoğunluk tarafından seçileceğini varsayıyoruz. Üyelerin diğer yarısının doğrudan Komünist Olmayan Mahkeme, Devlet Konseyi, Türkiye Barolar Birliği, yargı ve idari yargı birinci sınıf hakimler ve savcılar tarafından üye sayılarından seçileceğini öngörüyoruz. Bağımsızlık ilkesini güçlendirmek için Adalet Bakanı ve yardımcısı Yargıçlar Paneli’nin bir parçası olmayacak. Yüksek Yargı panellerinin hukuk devleti gereği olarak disiplin kararları da adli denetime tabi tutulacaktır.

-Muhalefetin sürekli kullandığı bir dil var. “O iktidara geldiğinde Demirtaş’ı ve Kavala’yı serbest bırakacağız.” üniformalı. Bu insanları iktidarda bırakacak mısınız yoksa yargılamayı bırakacak mısınız? Mahkeme gidecekse neden mahkeme adına konuşuyorlar? Buradan Akp’nin mevcut yargı sistemi yerine kendi yargı sisteminizi kuracağınızı varsayabilir miyiz?

Bu, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavalu’yu serbest bırakacak siyasi bir kuruluş değildir. Demirtaş ve Kavala’ya yönelik karar, yargının kendisi tarafından kabul edilmektedir. Böylece, yargı sisteminin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusuna tekrar dönüyoruz. Yargı sisteminin tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirmesi, hakimlerin anayasaya aykırı kararlar vermesine yol açmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarının yerine getirilmediği bir dönemden geçiyoruz. Bu kararlara uymak ve kararların yerine getirilmesi anayasal bir zorunluluktur. Örneğin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları Anayasamızın 90. bölümüne aykırıdır. maddeye göre zorunlu. Böylece, serbest bırakılan yargı sistemi, siyasi baskıdan muaf tutulduğunda, Demirtaş ve Kavala davalarının yasanın gereklerine uygun olarak gözden geçirilmesi durumunda. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ilgili dosyalar hakkında kararları vardır. Aksi takdirde, yargı makamlarının yerini alarak herhangi bir eylem isteğini ifade etmek imkansızdır. AKP yargı sistemi yerine kendi yargı sistemimizi kurmak gibi bir durum olamaz. Sadece yargı sisteminin siyasi baskıdan kurtulması ve yargıçların hukukun üstünlüğü ilkesine uygun olarak yargı değerlendirmesini yapabilecekleri bir sistemin oluşturulması, yargı sisteminin tarafsızlığını ve bağımsızlığını sağlamaktır. hedefimiz bu.

‘BU İNSANLARA BİZİM GÜCÜMÜZLE TASARRUF ETMEYECEĞİZ’

-Bir siyasi partinin temsilcisi olarak yargıç ve savcı tarafından neler yapıldığı hakkında ne düşünüyorsunuz? Olası bir vardiyadan sonra yargıç ve savcı olarak kalacaklar mı?

Sorunuzun cevabı aynı zamanda yargı sisteminin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile de ilgilidir. Örneğin, milletvekili adaylığı için görevlerinden istifa eden yargı mensupları, aday gösterilmedikçe görevlerine geri dönemezler. Çünkü ilgili yasa, yargı sisteminin bağımsızlığını ihlal ederek aday gösterme temelinde yargı mensuplarının istifasını kabul etmektedir. Bununla birlikte, çok sayıda insan hakimler ve savcılar tarafından siyasi partinin temsilcileri veya liderleri iken görevlendirildi. Dediğim gibi, buna izin vermek, yargı sisteminin bağımsızlığını ve tarafsızlığını ortadan kaldıran en açık adımlardan biriydi. Bununla birlikte, hala bizim gücümüzde savcı ve hakim olarak çalışan bu insanlara tasarruf etmeyeceğiz. Yargı sisteminin bağımsızlığını ve tarafsızlığını derhal güvence altına alacağız. Bunun başarıldığı günden itibaren, birisi hala yargı sisteminin bağımsızlığına ve tarafsızlığına aykırı pozisyonlar ve kararlar altında imzalamak istiyorsa, yine yasa çerçevesinde gerekli önlemler alınır. Ve bu tutum yargı alanındaki tüm üyelere uygulanacaktır. Yargı sisteminin bağımsızlığını ve tarafsızlığını, hangi gerekçeyle, kim tarafından ve hangi tarihte atandıkları önemli değil, kimsenin yargı sisteminin bağımsızlığını ve tarafsızlığını zayıflatacak adımlar atmasına izin vermeyeceğim.

İSİM SAYILDI İSİM

-Hükümet, talimatlarına uygun olarak hareket eden çok sayıda hakimi ve savcıyı korumak ve ödüllendirmek amacıyla en yüksek yargının üyelerini atadı. Bazıları kurallara aykırı olarak kritik noktalara getirildi. Bu bireylerle ilgili olarak, yasa yoluyla gasp ve yargı alışverişi yoluyla gasp suçlamaları vardır. Bazıları İstanbul Grubu adıyla biliniyor. Yine, bazı mezheplerin ve grupların da yüksek yargı organlarında çalıştığı bilinmektedir. Seçim zaferi durumunda yüksek yargı organlarına üyelik gözden geçirilecek mi? Anayasal ve yasal önlemler alınacak mı? En yüksek yargı sisteminin bağımsızlığı nasıl sağlanacak?

Yakın tarihli bir süreçte, siyasi iktidarın talimatlarını takip eden, siyasi tasarruflarla hareket eden ve daha fazla suç işleyen hakimleri ve savcıları savunduğu, onları ödüllendirdiği ve onları liyakatsiz olarak en yüksek yargı makamları olarak atadığı bilinmektedir. İrfan Fidan, Akin Gürlek ve Hasan Yılmaz örnekleri bilinmektedir. Elbette bunun bir daha olmayacağı anlamında gerekli önlemler alınacaktır. Türkiye’de hiçbir yargıç ve savcı, bu tür bir kötülüğü işlemek için bir araç olarak adalete teslim edilmeyeceklerini düşünmemelidir. Elbette, hakimlerin ve savcıların artık bu tür araçlara başvurmayacakları garanti edilecektir, çünkü yasa gereği yaptırımlar uygulanacaktır. Yargı Borsası, yasa aracılığıyla gasp gibi suçlara karışan tanınmış avukatlara ve yargı makamlarının temsilcilerine karşı yaptırımların mutlak olarak uygulanmasını sağlayacaktır. Yargı yetkisi bağımsız ve tarafsız hale geldikçe, suç işleyen yargı makamları ve avukatlar bir kez daha adli yaptırımlara tabi tutulacaklardır. Yüksek yargı sistemine seçilmek, orada görev yapmak hiçbir şekilde herhangi bir gruba ait olmakla, oluşumla bağlantılı olmamalıdır. Liyakat ile yüksek yargı sistemine seçilmeyenler, hatta daha az suç işleyenler, mahkeme kurallarına göre değerlendirilebilirler. Bu konudaki değerlendirme elbette gelecekte verilecektir. Bununla birlikte, her durumda amaç, en yüksek yargı sisteminin bağımsızlığını sağlamak olacaktır.

YENİ PLANLAMA

-Neredeyse 81 ilin hepsinde artık hukuk fakültelerinin fazlalığı var. Fakülte sayısındaki artış, nitelikli avukatların oranının azalmasına neden olmuştur. Siz bunun hakkında ne düşünüyorsunuz? Üniversitelerde hukuk fakültelerini incelemeyi planlıyor musunuz?

Türkiye’nin her ilde, her üniversitede hukuk fakültesine değil, hukukun kendisine ihtiyacı vardır. Nitelikli hukuk okullarına ve her alanda olduğu gibi, bu fakültelerde çalışacak nitelikli avukatlar ve akademisyenlere ihtiyaç vardır. Bu amaca uygun olarak elbette gerekli değerlendirmeler yapılacaktır. Hukuk fakülteleri yeni yüksek öğrenim planlamasının bir parçası olarak yeniden tasarlanacak.

“SAVCILIK SORUŞTURMAYI YÜRÜTECEK’

-Bazı itirafların meslektaşlarımızdan olası bir iktidar değişikliği ile ilgili olarak geleceğini düşünüyorum. Örneğin: “Bu kararı vermek zorundaydım çünkü X-Man (politikacı) baskı yapıyordu.” Bu tür itiraflar ortaya çıkarsa, bu X-bireylerine yönelik herhangi bir soruşturma vb. Olursa, bu yapılacaktır mı?