Türk Eğitim Sen: Öğretmenlerin ay sonunda parası kalmıyor!

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 24 Kasım Öğretmenler Günü anketinin sonuçlarını açıkladı. Türk Eğitim Sen: Öğretmenlerin ay sonunda parası kalmıyor!

21 bin 412 eğitim çalışanı katıldı

Türk Eğitim-Sen Genel Merkezi öğretmenlerin mevcut eğitim sistemi ve uygulamaları hakkında düşüncelerini, yaşanan sorunları ve Milli Eğitim Bakanından beklentilerini ortaya koymak amacıyla “Ekonomiye, Mesleğe, Eğitim Yönetimine ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’na Yönelik 24 Kasım Öğretmenler Günü Raporu” konulu anket gerçekleştirdi. Türk Eğitim-Sen’in resmi web sitesi ve 10 ayrı internet sitesi üzerinden 14-18 Kasım 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilen ankete 21 bin 412 eğitim çalışanı katıldı. Buna göre;

Öğretmenlerin ekonomik sorunlarına ilişkin özet

Ankete katılan öğretmenlerin büyük kısmının ay sonunda parası kalmıyor.

Araştırmaya katılan katılımcıların %87,50’si ay sonunda hesabında/cebinde para kalmadığını ifade ederken, %12,50’si ise kaldığını belirtmiştir.

Katılımcıların %42,70’i kredi kartı borçlarını düzenli olarak ödeyebildiğini ifade ederken, %19’u düzenli ödeyemediğini, %23,30’u asgari tutarı ödeyebildiğini, %9,30’u cebinde kalan miktar kadar ödeme yapabildiğini, %5,80’i de kredi kartı kullanmadığını belirtmiştir.

Araştırmaya katılan katılımcılar, %86,70 ile en fazla gıdaya bütçe ayırdıklarını, daha sonra sırası ile kredi/borç, akaryakıt, faturalar ve kiraya bütçe ayırdıklarını ifade etmiştir.

Araştırmaya katılan katılımcıların fiyat artışlarının temel nedeni olarak vurguladıkları hususların başında; ilk sırada en çok Türk lirasının değer kaybı olduğunu (% 83,10), daha sonra ikinci sırada en çok yetersiz yerli üretim (%49,70), üçüncü sırada en çok dövizdeki artış (%48) ve dördüncü sırada en çok fırsatçılık (%47)  olarak belirtmişlerdir.

 

 Katılımcıların yarısından fazlası oturduğu evin kendisine ait olduğunu ifade ederken, %39,50’si ise kira olduğunu ifade etmiştir.

 Evin kendisine ait olduğunu ifade eden katılımcıların %52,70’i evin borcunu bitirdiğini ifade ederken, %47,30’u ise borcunun devam ettiğini belirtmiştir.

Ankete katılan öğretmenlerin yarısından fazlası ekonomik durumunu “kötü” olarak tanımlıyor.

 Katılımcıların %59,30’u ekonomik durumunu kötü düzeyde olduğunu, %38,70’i ise orta düzeyde olduğunu ifade etmiştir. Katılımcıların sadece %2’si ekonomik durumunun iyi düzeyde olduğunu belirtmiştir.

 Ekonomik durumunun orta ve kötü düzeyde olduğunu belirten katılımcıların %81,90’ı bu durumun aile içi ilişkilerini etkilediğini, %18,10’u ise etkilemediğini belirtmiştir.

Katılımcıların yüzde 14’ü mesleği ile ilgili olmayan bir ek iş yapıyor.

 Katılımcıların %42,50’si ekonomik olarak daha iyi şartlara sahip olmak için İYEP, DYK, destek eğitimi, halk eğitim kursları gibi mesleği ile ilgili bir iş yaptığı, %14’ü mesleği ile alakalı olmayan ek bir iş yaptığı, %6,40’ı ise özel ders verdiğini ifade etmiştir. Katılımcıların %37,10’u ise hiçbir iş yapmadığını belirtmiştir.

 

Öğretmenlerin eğitim sürecine ilişkin düşüncelerine yönelik özet

Ankete katılan öğretmenlere göre eğitimin en büyük sorunu öğretmenlerin değer görmemesi.

 Katılımcılara göre eğitimin en büyük sorunu %80,30 ile öğretmenlerin değer görmemesi olarak ifade edilirken daha sonra sırasıyla ücret ve özlük hakları olarak dünyadaki diğer meslektaşlarından daha geri bir noktada olmak ve liyakatsiz yöneticiler olarak ifade edilmiştir.

 Katılımcıların %61,60’ı uygulanan öğretim programının içeriğinin geliştirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Katılımcıların %29,50’si programın içeriğinden memnun değilken, %8,90’ı memnun olduğunu belirtmiştir.

 

Öğretmenlerin mesleki sorunlarına ilişkin özet

Ankete katılanların %42,10’u tekrar meslek seçme imkânı olsaydı öğretmenliği kesinlikle seçmeyeceğini ifade ediyor.

 Katılımcıların %42,10’u tekrar meslek seçme imkânı olsaydı öğretmenliği kesinlikle seçmeyeceğini ifade ederken, kesinlikle seçerim diyenlerin oranı %27,40’tır.

Öğretmenler yandaş kayırmacılıktan dertli.

 Araştırmaya katılan katılımcıların mesleği ile ilgili yaşadığı en olumsuz durumun ne olduğu sorulduğunda en fazla ifade edilen durum %46,50 ile yandaş kayırmasına maruz kalmak, daha sonra sırası ile en çok ayrımcılığa maruz kalmak, psikolojik şiddete maruz kalmak, hak gaspı yaşamak ve sözlü şiddete maruz kalmak olarak belirlenmiştir.

 

Katılımcılar psikolojik sağlamlıklarını korumak için kontrolü elinde tutmaya çalıştıklarını söylüyor, stresle karşılaştıklarında heyecanını yitirdiklerini belirtiyor.

 Araştırmaya katılan katılımcıların mesleklerini icra ederken karşılaştıkları zorlu yaşam durumlarında psikolojik sağlamlıklarını korumak için ne yaptıkları sorulduğunda ifade edilen durum; ilk sırada en çok %64,50 ile kontrolü kendi elinde tutmaya çalıştığı, daha sonra sırası ile en çok yaptığı işe daha fazla odaklanarak üstesinden gelmeye çalışmak (% 56,50), unutmaya çalışmak (% 29), meydan okuyarak üstesinden gelmeye çalışmak (% 26,70) olarak belirlenmiştir.

 Araştırmaya katılan katılımcıların işleri ile ilgili stres durumu yaşadıklarında ne hissettikleri sorulduğunda en fazla ifade edilen durum %60,60 ile heyecanını yitirme, daha sonra sırası ile en çok huzursuzluk hissetme, çevresine ve işine karşı soğukluk hissetme, umudunu kaybetme, üzüntü yaşama olarak belirlenmiştir.

Ankete katılan öğretmenlerin %82.1’i tükenmişlik yaşıyor.

 Katılımcıların %36,60’ı mesleki tükenmişlik yaşadığını ifade ederken, %45,50’si kısmen yaşadığını, %17,90’ı ise yaşamadığını belirtmiştir.

 Mesleki tükenmişlik yaşadığını ifade eden katılımcıların tükenmişlik yaşama olası nedenleri olarak en fazla ekonomik kaygı olduğunu, daha sonra ise sırasıyla kendini değersiz hissetme, mesleği ile ilgili adaletin olmadığını, gelecek kaygısı yaşaması, mesleğin yorucu olması, öğrencilerin ve velilerin tutum ve davranışları olarak belirlenmiştir.

 

Öğretmenler günümüzde toplum tarafından mesleklerinin saygın olarak kabul edilmediğini düşünüyor.

 Katılımcıların %73,70’i öğretmenlik mesleğinin günümüzde toplum tarafından saygın bir meslek olarak kabul edilmediğini ifade etmiştir. %24,40’ı ise kısmen olarak düşüncesini belirtmiştir. Öğretmenlik mesleğinin saygın olarak kabul edildiğini belirtenlerin oranı ise sadece %1,9’dur.

 Katılımcıların %57,80’i öğretmenlik mesleğinin günümüzde toplum tarafından saygın bir meslek olarak kabul edilmemesinin nedeni olarak siyasilerin tutum ve davranışları olduğunu ifade ederken, %20,30’u toplumun tutum ve davranışları, %13,30’u merkezi eğitim yöneticilerin tutum ve davranışları, %3,80’i yerel eğitim yöneticilerin tutum ve davranışları olduğunu belirtirken %4,80’i ise diğer olarak ifade etmiştir.

Ankete katılan öğretmenlerin büyük kısmı çocuklarının öğretmen olmasını istemiyor.

 Katılımcıların %71,40’ı çocuğunun öğretmen olması istemiyorken, sadece %8,70’i öğretmen olmasını istemektedir.

 “Meslek hayatınızda öğrenci ya da veli tarafından gösterilen herhangi bir şiddete maruz kaldınız mı?” sorusuna katılımcıların en çok sırasıyla; herhangi bir şiddete maruz kalmadığını (% 49,60), velinin sözlü şiddetine maruz kaldığını (% 30,60) daha sonra veliler tarafından psikolojik şiddete maruz kaldıklarını (% 29,20), öğrenciler tarafından psikolojik (% 13,30) ve sözlü şiddete (% 13,20), öğrencinin fiziksel şiddetine(% 3,5) velinin fiziksel şiddetine (% 3,40) maruz kaldıklarını belirtmişlerdir.

 

Öğretmenlerin eğitim yönetimine ilişkin düşüncelerine yönelik özet

Öğretmenler en çok liyakatsiz yöneticilerin tutum ve davranışlarından rahatsızlar.

 İl/ilçe milli eğitim müdürlüklerinde ilişkilerinizde en çok sorun yaşanılan konularda katılımcıların %32,30’u liyakatsiz yöneticilerin tutum, davranışları ve uygulamaları olduğunu, %12,50’si gereksiz bürokratik işlerle olduğunu, %11,30’u ise alandan kopuk, uygulanamaz kararlar olduğunu ifade etmiştir. %15,90’ı ise sorun yaşamadığını belirtmiştir.

Ankete katılan öğretmenlerin %88,70’i mülakat uygulamasına karşı.

 Katılımcıların %88,70’i MEB’de herhangi bir kadro için uygulanan mülakat uygulamasının devam etmemesi gerektiğini düşünürken, %7,80’i kararsız, %3,50’si devam etmesi gerektiğini düşünmektedir.

MEB’de herhangi bir kadro için uygulanan mülakat uygulamasının devam etmemesi gerektiğini düşünen katılımcıların %35’i adaletsiz uygulamalar yaşandığı için mülakatın uygulanmaması gerektiğini düşünmektedir. %18,60’ı ise yandaş kayırma yaşandığı, %16,10’u ise adamına göre muamele gösterildiği, % 14,70’i liyakati gölgelediği için mülakatın uygulanmaması gerektiğini düşünmektedir.

 Araştırmaya katılan katılımcıların öğretmenlik mesleğinin imajına katkıda bulunmak için MEB’in yapması gereken en önemli hususun öğretmenlerin ekonomik şartlarının iyileştirilmesi olduğu, daha sonra ise sırasıyla öğretmenlik mesleğinin itibarını artırıcı ve mesleğin statüsünün sağlam zemine kavuşturulmasına yönelik düzenlemeler yapılması gerektiği, disiplin ve sınıf geçme yönetmeliğinin katılaştırılması gerektiği ön plana çıkmıştır.

Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik özet

Ankete katılan öğretmenlerin büyük kısmı “ÖMK beklentilerimizi karşılamadı” diyor.

 Katılımcıların %85,30’u ÖMK’nın meslekleri ile ilgili beklentilerini karşılamadığını ifade etmektedir. %13,50’i ise kısmen karşıladığını belirtmiştir.

 Araştırmaya katılan katılımcıların ÖMK en asli niteliği konusunda en çok vurgulanan husus; “Öğretmenlik mesleğinin itibarını artırıcı ve mesleğin statüsünün sağlam zemine kavuşturulmasını yönelik düzenlemeler olmalı”, “Ekonomik hakları düzenlemeli”, “Mesleki saygınlık kazandırmaya yönelik bir araç olmalı” seçenekleri ön plana çıkmıştır.

 

Kariyer sınavına başvurduğunu belirtenlerin tamamına yakını ekonomik getirisinden dolayı başvuru yaptığını belirtmiştir.

 Kariyer sınavına başvurduğunu belirten katılımcıların %91,30’u ekonomik getirisinden dolayı başvuru yaptığını belirtmiştir.

 

Ankete katılan eğitimcilerin %66,20’si öğretmenlerin kariyer planlamasının hizmet yılına göre belirlenmesi gerektiğini düşünüyor.

 Katılımcıların %66,20’si öğretmenlerin kariyer planlamasının hizmet yılına göre belirlenmesi gerektiğini düşünürken, %16’sı sınavla birlikte kıdem, eğitim ve başarılar belirlemeli olarak ifade etmiştir. Katılımcıların %12,30’u ise kariyer sistemi olmaması gerektiğini belirtmiştir.

Demografik veriler:

Ankete katılanlar;

% 34,9 kadın, % 65,1 erkek. % 8,2 1-5 yıl, % 16,5 6-10 yıl, %19,4 11-15 yıl, % 19 16-20 yıl, % 11,8 21-24 yıl, %25,1 25 yıl ve üzeri görev yapıyor. % 94,6 kadrolu, % 4,6 sözleşmeli, % 0,8 ücretli öğretmen. % 4,5’i okul öncesi, %27,3 ilkokul, % 31,8’i ortaokul, % 33,4 lisede görev yapıyor. % 3’ü okulda çalışmıyor. %85,7’si evli, %14,3’ü bekâr. %85,9’u öğretmen, %8,4’ü müdür yardımcısı, %4,6’sı müdür, %0,9’u eğitim çalışanı, %0,2’si müfettiş.

Anketle ilgili açıklama yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan şunları kaydetti: “Öncelikle olumsuz çalışma koşullarına, zor bir görev ifa etmelerine, yoksulluk sınırında yaşamalarına rağmen fedakârca görev yapan öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum. Eğitimin başat unsuru öğretmenlerimiz ne yazık ki ülkemizde hak ettikleri konuma bir türlü ulaşamamıştır. Özellikle siyasilerin olumsuz tutum ve davranışları öğretmenleri itibarsızlaştırmakta, öğretmenler toplum içinde statü kaybı yaşamaktadır. Ekonomik sorunlar, liyakatsiz, ayrımcı ve adaletsiz uygulamalar öğretmenlerin mesleklerini şevkle yapmalarına engel olmaktadır. Hatta öyle ki, mesleklerini icra ederken karşılaştıkları zorlu yaşam durumlarında psikolojik sağlamlıklarını korumak için büyük çaba harcamaktadırlar. Şiddete maruz kalan, şiddet karşısında devlet tarafından korunamayan öğretmenlerimiz, tekrar meslek seçmek durumunda kalsalar, öğretmen olmayacaklarını net şekilde ifade etmektedir.

Tüm bu sorunların üzerine kariyer basamakları sınavı tuz birer olmuştur. Elbette Öğretmenlik Meslek Kanunu bir adımdır. Eksiklikler de olsa Cumhuriyet tarihinde ilk kez meslek kanunun çıkarılmış olmasını kıymetli görüyoruz. Ancak bu kanunda kariyer basamaklarında sınav şartının getirilmiş olması kabul etmiyoruz. Dün de bugün de aynı şeyi söylüyoruz: Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda yer alan sınav şartı kaldırılmalı, uzman ve başöğretmen unvanları hizmet yılı esasına göre verilmelidir. Bundan sonra yapılması gereken ise hem sınav şartının iptali hem de kanunun içeriğinin öğretmenlerin beklentileri doğrultusunda doldurulmasıdır. Bu noktada Türk Eğitim-Sen olarak kanunun zenginleştirilmesi için mücadelemize devam edeceğiz ve Yüce Mahkeme’de yapacağımız konuşmada bu hususa özellikle dikkat çekeceğiz.

Bu minvalde Başöğretmenimiz Atatürk’ün izinden giden Türk eğitimcileri olarak Büyük Önder’i rahmet ve minnetle anıyoruz. Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettiği gün olan 24 Kasım’da sadece sözler değil, öğretmenleri mutlu ve huzurlu kılacak uygulamalara imza atılmasını bekliyoruz. Öte yandan hain terör saldırılarında şehit olan tüm öğretmenlerimizi de özlemle anıyoruz. Onların emeklerini unutmuyor, hatıralarına layık olmaya çalışıyoruz.”