DOLAR

32,4115$% 0.16

EURO

34,5778% 0.41

GRAM ALTIN

2.446,48%0,34

ÇEYREK ALTIN

4.141,00%-7,40

TAM ALTIN

16.564,00%-2,30

BİST100

9.790,79%-0,24

BİTCOİN

2163866฿%3.75074

Öğle Vakti a 13:09
İstanbul AÇIK 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Berkun Oya kimdir? Berkun Oya fotoğrafları… Berkun Oya güzel mi?

Berkun Oya Netflix platformunda yayınlanan Bir Başkadır dizisinin senaristi olarak tanındı. Bambaşka senaryo stratejisi izleyen Berkun Oya, dizinin yayınlandığı dönem Türkiye’nin gündemine oturdu. Bir süre yerinden oturan Berkun Oya, gündeme başkasının oturmasıyla nasıl olduğunu kendisi de anlamadan kalktı. Berkun Oya kimdir? Berkun Oya fotoğrafları… Berkun Oya güzel mi?

Berkun Oya kimdir?

Berkun Oya 1977 doğunludur. Neden bilinmez internetteki biyografisi etnik kökeni ile başlar. Buna göre Berkun Oya öz be öz Türk’tür. Aslı Karaçaylara dayanır. Ortaöğrenimi Koç Özel Lisesinde tamamladı. 1998 yılında, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünden mezun oldu. Aynı yıl Krek Tiyatro Topluluğu’nu kurdu. 2003 yılında İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun talebi üzerine, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban adlı romanını oyunlaştırdı.

TV’lere projeler hazırladı

2002 yılında televizyon için hazırladığı ve TRT’de yayınlanan “Şapkadan Babam Çıktı” adlı drama dizisinin senaristlik ve yapımcılığını üstlendi. 2003 yılında CNN Türk kanalında Defakto ve 2005’te NTV kanalında yayınlanan Infoman adlı TV programlarını hazırladı, sundu ve yönetti.

İyi seneler Londra filmini yönetti

2007 yılında vizyona girmiş olan “İyi Seneler Londra” başlıklı filmi yönetti. 44. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yarışma filmi olarak yer alan İyi Seneler Londra, The European Independent Film Festival ECU 2008 Film Festivali’nde açılış filmi olarak gösterildi. Sonrasında, Strasbourg International Film Festival’da 2008 yılında En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo kategorilerinde ödüle aday gösterildi ve Berkun Oya, En İyi Yönetmen Ödülü’ne layık görüldü.

2008 Avrasya Uluslararası Film Festivali’nde jüri üyesi olarak görev aldı.

2010 yılında International Royal Court Residency programı dâhilinde The Royal Court Theatre’da tamamladığı Güzel Şeyler Bizim Tarafta tiyatro oyunu ile, 2011 yılında Heidelberg Stückemarkt Tiyatro Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü aldı.

Berkun Oya hangi ödülleri aldı?

1. Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri (2013) Aydın Arıt Yılın Yazarı Ödülü, Babamın Cesetleri
Heidelberg Stückemarkt (2011) En İyi Yönetmen Ödülü, Güzel Şeyler Bizim Tarafta
13. Afife Tiyatro Ödülleri Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü, En Başarılı Yerli Oyun Yazarı Ödülü, Bayrak (oyun)
Strasbourg International Film Festival (2008) En İyi Yönetmen Ödülü, İyi Seneler Londra
İstanbul Üniversitesi, Yılın En İyi Yönetmeni Ödülü, Yangın Duası – İstanbul Devlet Tiyatrosu\İstanbul Kültür Sanat Vakfı (2004)
28. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri, En İyi Işık Ödülü, Yangı Duası – İstanbul Devlet Tiyatrosu\İstanbul Kültür Sanat Vakfı (2004)
27. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri, Yılın Yerli Oyun Yazarı Ödülü, Op’la Zo’nun Dramı
3. Tiyatro Tiyatro Dergisi Ödülleri, Yılın En İyi Oyun Yazarı, Adamlar
25. Avni Dilligil Ümit Veren Tiyatro Topluluğu Ödülü, Krek Tiyatro Topluluğu (2002)
23. Afife Tiyatro Ödülleri Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü, Dünyada Karşılamış Gibi[5]
47. Altın Kelebek Ödülleri, En İyi Senaryo, Bir Başkadır, 2021

Berkun Oya güzel mi?

Berkun Oya isminin seyrek vir isim olması, soy isminin ise kaıdn soyadı olması nedeniyle bazıları tarafından kadın zannediliyor. Bu bazılarına göre herkesin ismi Ahmet Mehmet olmak zorunda. Ama Berkun Oya erkek ve ismi Berkun Oya. Erkeğin de güzeli olmaz derler gençler.

Bir Başkadır dizisi

netflix, amerikan kültürünün bir parçası. gittiği yerlerde de yerel kültür ile amerikan hikaye anlatma pratiğini bir araya getiriyordu. yapılan her sentezin (sonucundan bağımsız şekilde) yeni ufuklar açtığı doğru ancak türkiye’de şimdiye kadar uyumlu bir ton yakalayamamışlardı.

bunun bir çok nedeni var ancak en belirgini türkiye’deki hikayelerin amerikan anlatış tarzına pek uymaması. çünkü burada aslında hikayeler pek önemli değildir. türk bir karakter bir zorlukla karşılaşıp ona karşı mücadele etmez. çoğu zaman olaylar bile önemli değildir. burada dikkat edilen şey karakterin derinliğidir çünkü türkiye’de olayların akışından çok karakterin iç dünyasındaki zenginliğe bakılır. mesela behzat ç’de bölüm bölüm işlenen cinayetler pek hatırlanmaz. önemli olan behzat’ın olaylar karşısındaki tavrıdır.

Berkun Oya’nın yazıp yönettiği “bir başkadır”

bu nedenle berkun oya’nın yazıp yönettiği “bir başkadır” ilk bakışta doğru damarı bulmuş gibi görünüyor. bu zaten diziyi diğer yapımlara göre çok önde başlatıyor ancak anlatıda uygulama, fikri bulmaktan daha önemli. şimdi, “masum” ile beklentileri yükselten ekip bu dizimizin uygulama kısmında neler yapmış bir bakalım. (buradan sonrası spoiler içerir.)

her karakter için görülen değişimler

bu nedenle başarı, karakterlerin nasıl anlatıldığına endekslenmiş durumda. burada çok sağlam bir mekanik kurmuş ve işletmişler. peki nedir bu mekanik? her karakter başta bize sivri yönleriyle gösteriliyor. biz gerçek hayatta karşılaştığımız insanlar üzerinden oluşturduğumuz kodlarla karakterleri kafamızda belli bir yere oturtuyoruz. ancak bu durum ön yargı gibi değil. insanlarda pratik olmuş basit mesajları kullanıyorlar. sinan’ın evindeki aşırı modern ve siyah mobilyalar gibi. böylece izleyici tam kontrol edemeden karakterler hakkındaki yargıları oturuyor. bu kodların çalışmasındaki asıl neden de yazılan her bir noktanın gerçek hayattan gözlemlenmiş olması. bu noktadan sonra ekibimiz bir adım daha atıp o yerleşen yargıları bir bir kırmaya başlıyor. her karakter için görülen değişimlerle de anlatıma zenginlik katılıyor.

Çok karakteristik, dikkat çekici ve nokta atışı

burada özellikle hayat verdi kalıbını kullandım çünkü öykü karayel, meryem’i nefes alan bir karakter olarak karşımıza getirmeyi başarmış. özellikle ses tonu ve kelimeleri tonlaması çok karakteristik, dikkat çekici ve nokta atışı olmuş. fark ettiğiniz üzere meryem hep içine içine konuşuyor (tıpkı duygularını içine attığı gibi) ancak sesinde ezgili bir ton da var (bu da onun içinde güzel bir insan olduğunu gösteriyor). meryem hakkında gözlemlediğimiz ilk şey onun gelir düzeyi düşük ve muhafazakar bir kesimden gelmesi. burada yaşadığı sıkışmayı anlıyor ve kısa sürede bayılmalarının (tıpkı psikiyatrist peri gibi) sebebini buluyoruz. ayrıca sürekli televizyon izlemesi, hocaya danışmadan hiçbir şey yapmaması, sürekli çevresindeki insanların hayatından bahsedip kendisi hakkında sorulan sorulardan kaçması onun kişiliği gelişmemiş bir insan olduğunu düşünmemize yol açıyor.

ancak dönüşüm burada geliyor. evet, meryem dünyayı çok tanımıyor olabilir. ancak dizi izlemekten beyni durmuş bir insan da değil o. bilmediği şeyler olsa bile onları hisleriyle çözebilen, karşısındaki insanın sözlerinden lafın nereye gideceğini anlayan peri’nin de dediği gibi zehir gibi bir kız. bazen insanları anlayamadığı da oluyor (mesela yanıbaşındaki ruhiye’nin sıkıntısını tam olarak çözemiyor ve “deli” deyip geçiştiriyor) ancak bunun nedeni onun algılarının kıt olması değil, anlamaya çalışmaktan bıkmış olması. ya da bazen patavatsızlığı tutuyor (peri’ye altı sene okuyup doktor olamıyorsun ama olsun canını sıkma gibi bir şeyler söylüyor.) ancak bu da daha önce kendisini ifade etme şansı olmadığı için böyle. dökülmeye başlayınca kendisini nerede frenleyeceğini bilmiyor. zaten fark edeceğiniz üzere fren mekanizması da yanlış yere kurulmuş ve ne hissederse hissetsin “ayıp, yasak, günah” gibi kavramların arkasına gönderilmiş. ancak peri’nin de desteğiyle gerekli yere bir kere bile bakması söylendiğinde durumu hızlı bir şekilde düzeltebiliyor.

Terapinin faydası

bu karakterin en sevdiğim noktası diğer karakterlerin aksine iç çekişmelerinin farkında olması. sorunun ne olduğunu biliyor, nasıl başladığını biliyor, hayatını nasıl etkilediğini de biliyor. ancak sorun kendi içinde olduğu için kapalı sistem olarak bunu çözemiyor. mesela terapinin başlarında meryem’e karşı hem çok ön yargılı hem de gülbin ile konuşmalarından anladığımız kadarıyla çok acımasız. böyle olmaması gerektiğini de biliyor ancak o kadar sıkışmış ki durumu değiştirmek için olay mahalinden kaçmaktan başka bir şey gelmiyor aklına. ancak dediğim gibi her karakterin birden fazla yönü var. peri için de bu durum geçerli. gülbin’le iki senedir terapi yaptıklarını söylüyorlar ancak peri belli ki bunun bir faydasını görmemiş. daha sonra meryem’le bağ kurmaya başladığı zamanlarda terapinin faydası çift yönlü oluyor ve peri de kapalı sistemine giren bu naif, içine kapanık kız sayesinde kendi problemlerini çözüyor.

Oyuncunun karakterinden tiksinmesi

dizideki her karakter peri gibi değil. bazıları problemlerini dışarıdan gelen etkilerle değil kendi içlerine dönerek çözüyor. buna örnek olarak da yasin’i verebiliriz. meryem’in abisi olan bu karakter içinde bulunduğu toplumun bütün karakteristik özelliklerini gösteriyor. tamamen erkek egemen bir bakış açısına sahip, son sözü söylemeye çalışan, dinlemeyen ve dikte eden bir hali var. bu nedenle başlangıçta ruhiye’nin problemlerinin sebebini onda arıyoruz. aynı şekilde meryem’in içine kapanık olmasından da bir şekilde sorumlu çünkü gerçekten iki kelime konuşturmuyor karşısındaki insana. burada fatih artman’ı da tebrik etmek lazım çünkü dizideki en ağır rollerden birini oynamış. normalde oyuncular açısından iki tip kötü karakter vardır. birincisi cem yılmaz’ın canlandırdığı komutan logar ya da vizontele’deki fikri gibi eğlenceli kötüler. bunları oynarken oyuncu üzerinde bir baskı oluşmaz çünkü karakterlerin her yaptığı kötülük bir espri unsurudur aslında. ikinci tip kötü ise gerçek kötüdür ve iş, oyuncunun karakterinden tiksinmesine kadar gidebilir. mesela leonardo dicaprio django’nun çekimleri sırasında buna benzer bir durum yaşamış. yasin de hem gerçekçi bir karakter olduğu için hem de sürekli üst perdeden konuştuğu için fatih artman’ın setteyken hayli yorulduğunu tahmin etmek zor değil.

Yan karakter sayılabilecek

bahsetmek istediğim yan karakter sayılabilecek ancak anlatı olarak çok farklı noktada duran iki isim daha var. bunlardan ilki sinan

bu karakter bir nevi ıssız adam gibi başlıyor aslında. annesiyle geçen diyalog ve işte bağlanma sorunları, seks düşkünlüğü falan bu noktaya gidebilir. hatta meryem’in hikayesi devam ederken izlediğimiz sinan bana anlatılmış bir karakteri neden tekrar ettirdiklerini sordurdu. ancak sinan’ın ıssız adamdan bir farkı var. ıssız adam özgürlüğüne düşkündü. sinan ise yalnızlığına anlık çareler arayan bir adam. gülbin’in spor salonunda arkadaşlarına anlatıp dalga geçtiği üzere size anlatacak bir düşüncesi, görüşü, eğlenceli bir yönü yok bu karakterin. hatta mesleğinden bile bahsedilmiyor. ancak dış görünüşü ve ekonomik durumu iyi olduğu için bir şekilde yalnız kalmamayı başarıyor. ancak ıssız adamdan en temel farkı orada kadınları terk eden alper’ken burada terk edilen sürekli sinan oluyor. bu da yine yerleşik bir düşüncenin başarılı bir şekilde alt üst edilmesini sağlıyor.

Nesrin Cavadzade’nin canlandırdığı melisa

ben açıkçası kendisinin diğer işlerini çok bilmiyorum ancak bu karakterin ağzından sürekli dalga geçtiğine benzer bir dizi olan yasak elma’da oynadığının farkındayım. yaptığı serzenişlerin gerçek kariyerine benzemesi nedeniyle ortaya şahane mizahi replikler çıkmış. özellikle netflix dizisinde oynarken “keşke dijitalden iş gelse” demesini çok beğendim. baya dördüncü duvarı yıkmış gibi olmuşlar. bu da çok cesur bir davranış aslında. çünkü her oyuncunun yolu hiç istemeseler de bir şekilde o “total işi” dizilerle kesişiyor. ancak bartu ben gibi bir şekilde bundan hoşnut olmadıklarını duyurmaları da bence önemli. bu nedenle kendisini de tebrik etmek isterim.

Görüntü yönetimi

karakterler aşağı yukarı bu şekilde. dizinin biraz da teknik kısmından bahsedelim
burada aslında göze batabilecek ancak ustalıkla toparlanmış bir nokta var. o da görüntü yönetimi. özellikle 90 derece dik açılarda çok güzel kareler yakalamışlar. ancak bunu yapmak aslında çok zor değil ve bir anlamda da tehlikeli. neden tehlikeli? çünkü amatör kısa filmlerde çok görürsünüz bunu filmi çeken kişi izleyiciye vay be dedirtmek için bir yığın güzel fotoğraf koyar. temel problem ise bu görsellerin filme bir katkı yapmaması. yani diyelim sabah ışığı altında bir kahve fincanı var. var ama bu plan neden var ya da bu fincan ne anlatıyor diye sorduğunuzda bir yanıt alamıyorsunuz genelde. çünkü filmi çeken kişi sadece izleyiciyi etkilemek için çekti bu kareyi. bu nedenle hikayeye katkı yapmayan her görsel yaptığınız işi biraz daha amatör gösterir. burada ise bu karelerin bir anlamı var.

Belli bir hikayesi yok

fark edeceğiniz üzere bu dizinin takip ettiği başı sonu belli bir hikayesi yok aslında
daha çok farklı insanların hayatlarından bir kesit sunuyor size. her ne kadar net bir finali olsa da orada amaç geleneksel bir hikaye anlatışına uymak değil başlanan diziye nokta koyabilmek. bir hikaye olmadığı için de izleyicinin karakterlere olan mesafesinin düzgün ayarlanması lazım. onlarla çok yakın olmamalısınız çünkü bu gözlemci konumunuzu kaybetmenize neden olur. kullanılan bu “üzerinde çalışılmış” kareler de tam olarak bunu sağlıyor. izlediğiniz şeyin bir dizi olduğunu hatırlatıp kendinizi tümden kaptırmanıza engel oluyor. böylece dizinin gözlemci bakış açısı korunuyor.

Netflix’in en iyi Türk dizisi

sonuç olarak; “bir başkadır”, netflix’in şu ana kadar yaptığı en iyi türk dizisi diyebiliriz rahatlıkla
hatta şahsiyet’le birlikte en iyi türk internet dizisi olduğunu bile düşünebiliriz. bu da umut verici bir durum. çünkü ben netflix’in bir süre fantastik dizi deneyeceğini, sonra olmuyor diyerek sıkılıp bırakacağını düşünüyordum. bu da zaten çok kısıtlı olan alanın iyice daralmasına yol açardı. ancak bu proje ile netflix ve türk internet dizileri açısından yeni bir bakış açısı yakalanmış. umarım böyle projelerin devamı gelir.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Ankara’da Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı sözde ülkücü programını düzenleyen Deniz Demir kimdir?

HIZLI YORUM YAP